Bugün sizlere toplum tarafından hep ön yargıyla bakılan ama taksonomi biliminin temelini atan bir argümandan bahsedeceğim;
EVRİM.Evrim
zamana bağlı olarak ortaya çıkan değişiklikler olarak adlandırılabilir.
Evrim teorisi ise
türler arasındaki bu çeşitlilik ve benzerliğin nasıl ortaya çıktığı sorusuna yanıt arar. Evrim bir
inanç değildir. Evrim yaşamın ta kendisidir. Lakin sizin de düşünebileceğiniz gibi
evrim bir anda, hemen olan bir mekanizma değildir. Oluşması, değişmesi için milyarlarca yıl gerekebilir.
Evrim halk arasında genelde (sözüm meclisten dışarı) “insanların maymundan geldiğine dayalı bir görüş” olarak adlandırılır. Aslında doğruluk payı olmakla beraber eksik ve çarpıtılmıştır. Hepimizin ortak bir atadan geldiğimiz görüşü bilimsel açıdan birçok kere kanıtlanmış olsa da gerek dini ideolojilerle gerekse cahilliklerle çeliştiği için günümüzde pek çok tarafın saldırısına, çarpıtmalarına uğramaktadır.
En basitinden yabani hardal otu adını verdiğimiz bitkinin tohumları değişik koşullarda büyütüldüğünde brokoliye, lahanaya, kıvırcığa, yer lahanasına veya karnıbahara dönüşebilmektedir. Bütün bu saydıklarımın aslında tek bir ortak atadan yani yabani hardal otundan geldiklerini iddia ettiğim taktirde herhangi bir tepkiyle karşılaşmamam da bu dediklerimi kanıtlar niteliktedir.
Evrim sadece insanlığı ilgilendirmez. Dünya’mızda yaşam varolduğundan beri canlılığını sürdüren bütün organizmalar için bir gerçektir.
Evrim mekanizmasını anlamak adına birkaç örnek ve tanım verip yazımı sonlandıracağım.
Bütün canlılarda döllenmeden sonra oluşan zigotun ilk evresinde aralarında görünür olarak hiçbir fark bulamayız ancak kromozom düzeyinde çalışma yaparak hangi zigotun hangi türe ait olduğunu keşfedebiliriz. Orta evrede ise bir grup yine birbirine çok benzer seyrederken, diğer grup biraz daha farklılaşmaya başlar. Son evrede ise her bir embriyoyu artık gözle görülür bir biçimde birbirinden ayırabiliriz. Yani farklılaşma kromozom düzeyinden fenotipik düzeye aktarılır.
Evrimin günümüzdeki izlerini de görmek adına
vestigial yapıları da inceleyebiliriz. Vestigial
yapılar daha önceki türlerde daha iyi gelişmiş ve bütünüyle fonksiyonel olan yapılardır. Ancak türlerin şekillendiği son hallerinde daha az fonksiyon göstermektedirler. 1893 yılında Robert Wiedersheim insanda 86 adet vestigial organ tanımlamıştır. Bunlardan birkaçını gelin beraber inceleyelim;
Apandis: Henüz işlevi tam olarak çözülemese de immün sistem ve kalın barsaka yardımcı olduğu düşünülmektedir.
Kuyruk Kemiği: Evrim mekanizmasıyla daha önceki türlerimizde kuyruk yapısının var olduğunu ve şu an bizde köreldiğini bilmekteyiz. Ancak kuyruk kemiğimizin bir kısmı hala vücudumuzda yer almaktadır. Bu kemiğin şok absorbe etmesiyle bize fayda sağladığı görülmektedir. Ancak asıl işlevi kuyruğun
sinir ve damarlarına destek sağlamaktır.
20’lik Yaş Dişleri: Eski diyetimizde kalori almak için çok fazla besin tüketmemiz ayrıca tükettiğimiz besinler pişmediği için iyice öğütmemiz gerekiyordu. Bu yüzden de fazladan dişe ihtiyacımız vardı. Yirmilik dişlerimiz geçmişte bu ihtiyaçlarımızı görürken günümüzdeki fazla kalorili diyetlerimize uygun olarak körelmiştir. Bazı insanlarda hala düzgün bir yapıyla karşımıza çıkarken pek çoğumuzda da sorunlu ve işlevsiz bir diş olarak adlandırılmaktadır.
Üçüncü Göz Kapağı (Plica Semilunaris): Çamurdan, sudan ve nemden koruyan bu yapı insanda günümüz koşullarına uygun olarak körelmiş ve küçülmüştür. Bu yapıyı
köpek balıklarında, timsahlarda, kedilerde, baykuşlarda ve bazı diğer canlılarda çok net gözlemleyebiliriz.
Musculus Arrector Pili: Kıl köklerinde bulunan bu kaslar yıllar geçtikçe kıl oranımızın azalmasına bağlı olarak körelmiştir. Eskiden daha büyük görünüp tehlikeden korunmamızı ve ısı yalıtımını sağlayan bu kaslara sahip olan canlılara günümüzde en güzel örnek kedilerdir.
Anotomik varyasyonlar bu şekilde çok açıkça gözlemlenebilmektedir ve hala devam eden büyük bir değişimin içerisindeyiz.
Evrim hakkında daha pek çok terimden ve örnekten bahsedebilecek olsak da yazımı burada sonlandırmayı uygun bulmaktayım. Bir sonraki evrim yazı dizimizde evrime katkı sağlayan mekanizmaları ve bilim adamlarını sizlere aktaracağım. Bilimle ve en önemlisi sevgiyle kalın..
Prof. Dr. Şahin Sırmalı (Histoloji Anabilimdalı)
Prof. Dr. İlker Mustafa Kafa (Anotomi Anabilimdalı)
Hücre, Gen ve Evrim Paneli'nden edindiğim bilgilerle hazırlanmıştır. Teşekkürler..